Ana içeriğe atla

İlk Yurtdışı Tecrübem Almanya

       Henüz üniversite öğrencisiyken ilk yurt dışı tecrübem Almanya olmuştu. İlk kez uçağa da bu vesileyle binmiştim, o gün bugündür uçağa binmek bir tutku halini aldı bende. Geziye kız kardeşimle beraber, Bavyera eyaletindeki Immenstadt kasabasında oturan teyzemizi ziyarete gitmiştik. O zaman için beni orada mekanlardan çok insanlar ilgilendirdiği için daha ziyade Türkleri ve Almanları incelemiştim. Ancak yine de ilk olması hasebiyle bu konu hakkında da yazmaktan geri duramadım.
       1 saat 45 dakikalık uçuşun ardından Münih'e inmiştik o büyük hava alanındaki kargaşa sebebiyle geç de olsa teyzem ve eniştemle buluşabildik. İlk olarak Münih'teki işlek caddelerden birinde turladıktan sonra oradaki Türk kebapçılardan birine girdik. Burada bir sürü camında "helal" yazan lokanta var ama ne kadar doğrudur bilinmez.
Immenstadt
       Kebaplarımızı yedikten sonra Immenstadt'a doğru yola çıktık.
Immenstadt Bavyera eyaletinin Allgau bölgesinde. Bu bölgedeki insanlar genellikle çiftçilikle uğraşıyorlar.
Öyle ki yürürken hafif bir rüzgar esse buram buram gübre kokusu burnunuzun direklerini kırabilir. Genelde yeşili bol, havası temiz bir kasaba. Caddeleri temiz ve düzenli, insanları da öyle. İmmenstadt aynı zamanda bir tatil köyü. İnsanlar kafa dinlemeye geliyor. Burada bulunduğumuz süre içinde Sonthofen, Kempten, Lindau gibi Almanya şehirlerini ve Avusturya'ya bağlı Bregenz şehrini gezdik.

Bölge Hakkında Kısa Bilgiler
        *Immenstadt'a yakın Alpsee diye bir göl var, Alp dağlarının eteğinde harika bir göl.
        *Tuna Nehri buradan doğuyormuş, ilk gördüğümde çok şaşırdım.
        *Bölgeye yakın Neuschwanstein diye bir şato var, çizgi filmlerdeki şatoları andırıyor, gitmedim ve çok pişmanım.
         *Kempten çok şirin bir şehir. Caddeleri çok güzel, burada tamamen Türk mallarının satıldığı bir market de var.
         * Lindau, Bodensee veya Konstanz denilen gölün kenarında. Burası da yukarıdan bakılınca hafiften Bursa'daki Gölyazı köyünü andırıyor.



Alp Dağları'nın eteğindeki Alp Gölü
                                       
Alp Gölü

Münih
                                       
                                       
Münih'te bir Türk marketi
                                         


İmmenstadt
 






seyahatkurtlari.blogspot.com

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Toulouse gezi notları

         Hem arkadaşlarımı ziyaret etmek hem de gezmek amacıyla gittiğim Fransa'da tam 3 hafta kalmıştım. Açıkçası tamamen arkadaşlarıma bağımlı olduğum için plansız bir şekilde gezdim bu ülkeyi. O yüzden sistemli bir gezi yazısından ziyade bir gözlem yazısı yazıyorum bu sefer.          İlk olarak ülkenin güneyindeki arkadaşımın yaşadığı yer olan Toulouse'a uçtum ve  Garonne Nehri burada yaklaşık 9 günümü geçirdim. Havaalanı şehir merkezine arabayla 20 dk uzaklıkta. Toulouse Fransa'nın 4. kalabalık şehri olmasına rağmen oldukça sakin ve sessiz bir yer gibi geldi bana, orada yaşayan arkadaşım tatil mevsimine denk geldiğimi normalde o kadar da sakin olmadığını söylüyor. İkliminde bir Akdeniz havası hakim, bu da Toulouse'da yaşayan insanların, kuzey illerde yaşayanlara göre daha sıcak ve ılıman olmasını sağlıyor. Çok ülke gezmiş yabancı bir arkadaşımın söylediği bir söz vardı: " Sıcak yer, sıcak insan". Kaldığımız yer genel olarak yabancıların ikamet et

İki güzel Alsas şehri: Colmar ve Mulhouse gezisi

  Sain Etienne Kilisesi reunion meydanı           Alsas- Loren bölgesinin 2. Büyük şehri olan Mulhouse’dayız.   Buraya Paris’ten yola çıkıp Besançon ve Dijon şehirlerini gördükten sonra uğruyorum ve yaklaşık 1 haftamı bu şehirde geçiriyorum. Bu şehre Türkiye’den direkt gelmek isteyenler İsviçre’nin Basel şehrine uçan uçaklara binmeli, Basel’den Mulhouse’arım saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşabilirler. Hem büyük hem gelişmiş hem güzel ve bi açıdan sakin bir şehirdi. İlk gün yerleşip dinlendikten sonra gezimize Saint Etienne Protestan kilisesi nden başlıyoruz. Zaten bu kilise büyük bir meydanın ortasında bulunuyor( Reunion ). Karşısında rengarenk Mulhouse evleri ve kafeler, solunda City Hall meydanın ortasında atlı karınca bulunuyor. Kilisenin içerisinde farklı dinleri tanıtan resimler görüyoruz. Alsas-Loren tarih derslerinden hatırlayacağımız üzere Fransa ve Almanya arasında sürekli el değiştirmiş bir bölge, en son Fransa’nın elinde kalmış, bu yüzden biraz Fransız biraz Alman özellik

Tarihe Açılan Kapı Toledo

       Madrid'e gidip de eski başkenti görmeyen bir kişi, çok şey kaybetmiştir kanaatimce. Zamana karşı inatla direnen bir ortaçağ şehri Toledo ya da Arapların deyişiyle Tuleytula. UNESCO tarafından açık hava müzesi ilan edilmiş ve Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış. Zamanda yolculuk yapıyormuşsunuz hissi veren sokaklarında dolaşırken hangi yüzyılda yaşadığınızı karıştırabilirsiniz. Öyle ki attığınız her adımda, başınızı çevirdiğiniz her yerde asırlar öncesinden bir şeyler var. Madrid'e 70 km uzaklıktaki şehre gün içerisinde çok sayıda tren seferi var.        Biz de planlarımızı aylar öncesinden yaptık ve seyahat günü geldiğinde 09:20'deki trenimiz için hostelimizden Atocha Tren Garı'na yürüdük. Kahvaltımızın ardından trene binmek için biraz koşuşturmaca yaşasak da son anda yetiştik neyseki.  30 dakikalık yolculuğun ardından Toledo'ya ulaştık. Tarihi tren garı bizi oldukça etkiledi.  Tren Garı Tren garının içi