Ana içeriğe atla

Beyaz Şehir Cezayir

image
Uçaktan Cezayir
     Üç asır Osmanlı toprağı olarak kalmış, Afrika’nın en geniş yüzölçümüne sahip ülkesi Cezayir’e gitmek insanın zihninde birçok soru oluşturuyor. Acaba nasıl bir ülke, insanlar nasıl, Osmanlı’dan kalan ne, halk Türkiye’ye nasıl bakıyor? vb. 
     
     İstanbul’dan THY ile yaklaşık 3 buçuk saatlik bir uçuşun ardından Cezayir’e ulaşıyoruz. 

          Hava alanındaki işleyişteki yavaşlık dikkatimizi çeken ilk şey.  


         İşlemlerimizin ardından aracımıza binerek otele doğru yola çıkıyoruz. Hem hava limanında hem de takside konuşmaya çalıştığımızda İngilizce’nin burada pek de bir işe yaramadığını fark etmemiz uzun sürmüyor. Eğer burada iletişim konusunda sıkıntı çekmek istemiyorsanız Arapça veya Fransızca konuşabilmeniz gerekiyor.

image
             Cezayir’den bir akşam manzarası                
Konakladığımız otel dünyaca ünlü bir zincire ait olsa da standartlar biraz düşük kalıyor. 
       
        
          İşlerimizi bitirdikten sonra hızlı bir tura çıkıyoruz. Gezimize Makam-ı Şehid, yani şehitler Anıtı ile başlıyoruz. Burası Fransızlarla yapılan savaşta hayatını kaybedenler için 1980 yılında inşa edilmiş. Başkentin hakim tepelerinden birinde yer alıyor. 
image
Makam-ı Şehid (Şehitler Anıtı)

       Cezayir yeşil ve beyazın harmanlandığı bir şehir. Binaların büyük çoğunluğu beyaz. Beyaz şehir unvanını fazlasıyla hak ediyor ”Mağrip ülkesinin Marsilyası”. 


image
Cezayir’den genel bir görünüm

       Şehirde Osmanlı ve Fransız mimarisinin örnekleri çokça görülüyor. Özellikle de dar Osmanlı sokakları sizi bambaşka bir dünyaya alıp götürüyor. Fakat Fransız işgalinde Osmanlı eserlerinin pek çoğunun yıkılmış olduğunu öğrenince üzülüyoruz. 


image
Bir Osmanlı Sokağı
image
Dar Osmanlı sokaklarından bir tanesi

      



















image
İlginç bir sokak


            




image




















              Cezayir için beyaz ve yeşilin harmanlandığı şehir demiştik. Tabi masmavi denizi de unutmamak lazım.  Ülke, turizm için müthiş bir potansiyele sahip. Ancak bu konuda katedilmesi gereken çok mesafe var. Hem mimarisi hem de kilometrelerce uzayıp giden sahili değerlendirilmeyi bekliyor.   

image


image


image
Cezayir'den Genel Görünüm
         











         

     


             







         Şehirde Osmanlı döneminde inşa edilen çok sayıda cami varmış. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Fransızların işgalinden sonra bugün çok azı ayakta. 


image
       Camii El-Cedid (Yeni Cami)’den bir görünüm                

           Fransızlar tarafından yapılan Notre Dame d’Afrique Kilisesi de ziyaret edilmesi gereken mekanlar arasında yer alıyor. Kilisenin bahçesinden güzel bir manzara görme şansına da sahipsiniz. 


image
Notre Dame d’Afrique          
       
          Ülke mutfağında et yemeklerinin ağırlıklı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Türk mutfağının yanına oldukça zayıf kalıyor. Mutlaka tadılması gerekenlerin başında ise kuskus geliyor. Bizdeki kuskusla isim dışında hiçbir benzerliği yok bu yemeğin. İrmik, et, sebze kullanılıyor yapımında. İsteğe göre üzüm ve soğanlı sosla servis ediliyor. Biz tavsiye üzerine Fas Çadırı’na gittik. Şehir merkezine biraz uzak olsa da hem lezzet hem de mekanın dekorasyonu açısından buna değdi.


image
Kuskus servis edilirken

image
Kuskusumuz hazır
    




image
Afiyet olsun :)
      
          Yemeklerin ardından meşhur naneli çayı da mutlaka tatmak gerekiyor. 


image
Naneli çay servis edilirken
image
Naneli çay
        





















image
Hurma dükkânından
         Cezayir’den mutlaka getirilmesi gereken yiyecek ise hurma. Cezayir hurması bugüne kadar tattığım en lezzetli hurmaydı. 2 kg getirdim ancak yetmedi. Tavsiyem getirebildiğiniz kadar getirin. Sonra pişman olabilirsiniz. Cezayir hurması dalıyla birlikte satılıyor fakat isteyene normal pakette de veriliyor. En kaliteli hurmanın kilosu Türk parasıyla 15-16 lira civarında. 3 tane meşhur hurma dükkanı da son kalan Osmanlı camilerinin arasında bulunuyor. 

     

      Son Notlar:
  • Cezayir halkı Türkiyeyi ve Türkleri çok seviyor.
  • Cadde ve sokaklarda çok sayıda, sık aralıklarla polis ve asker bekliyor. Bunun sebebi de muhtemelen 1990’larda yaşanan acı olaylar.
  • Akşamın biraz ilerleyen saatlerinde sokaklarda pek kimse kalmıyor.
  • Bürokrasi açısından biraz zor bir ülke. 
  • Ekonominin temeli doğalgaza dayanıyor, üretim çok az.
  • Para birimi olarak Cezayir Dinarı kullanılmakta. Ülkeye girdiğinizde ihtiyacınız kadar dinar alın, yoksa elinizde kalma ihtimali yüksek.
  • Tatil günleri cuma ve cumartesi.
  • Trafik yoğun olsa bile korna sesi duymuyorsunuz. 


      Bir başka seyahat noktasında görüşmek üzere, 
      Hoşçakalın…







                                                     

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Toulouse gezi notları

         Hem arkadaşlarımı ziyaret etmek hem de gezmek amacıyla gittiğim Fransa'da tam 3 hafta kalmıştım. Açıkçası tamamen arkadaşlarıma bağımlı olduğum için plansız bir şekilde gezdim bu ülkeyi. O yüzden sistemli bir gezi yazısından ziyade bir gözlem yazısı yazıyorum bu sefer.          İlk olarak ülkenin güneyindeki arkadaşımın yaşadığı yer olan Toulouse'a uçtum ve  Garonne Nehri burada yaklaşık 9 günümü geçirdim. Havaalanı şehir merkezine arabayla 20 dk uzaklıkta. Toulouse Fransa'nın 4. kalabalık şehri olmasına rağmen oldukça sakin ve sessiz bir yer gibi geldi bana, orada yaşayan arkadaşım tatil mevsimine denk geldiğimi normalde o kadar da sakin olmadığını söylüyor. İkliminde bir Akdeniz havası hakim, bu da Toulouse'da yaşayan insanların, kuzey illerde yaşayanlara göre daha sıcak ve ılıman olmasını sağlıyor. Çok ülke gezmiş yabancı bir arkadaşımın söylediği bir söz vardı: " Sıcak yer, sıcak insan". Kaldığımız yer genel olarak yabancıların ikamet et

İki güzel Alsas şehri: Colmar ve Mulhouse gezisi

  Sain Etienne Kilisesi reunion meydanı           Alsas- Loren bölgesinin 2. Büyük şehri olan Mulhouse’dayız.   Buraya Paris’ten yola çıkıp Besançon ve Dijon şehirlerini gördükten sonra uğruyorum ve yaklaşık 1 haftamı bu şehirde geçiriyorum. Bu şehre Türkiye’den direkt gelmek isteyenler İsviçre’nin Basel şehrine uçan uçaklara binmeli, Basel’den Mulhouse’arım saatlik bir tren yolculuğuyla ulaşabilirler. Hem büyük hem gelişmiş hem güzel ve bi açıdan sakin bir şehirdi. İlk gün yerleşip dinlendikten sonra gezimize Saint Etienne Protestan kilisesi nden başlıyoruz. Zaten bu kilise büyük bir meydanın ortasında bulunuyor( Reunion ). Karşısında rengarenk Mulhouse evleri ve kafeler, solunda City Hall meydanın ortasında atlı karınca bulunuyor. Kilisenin içerisinde farklı dinleri tanıtan resimler görüyoruz. Alsas-Loren tarih derslerinden hatırlayacağımız üzere Fransa ve Almanya arasında sürekli el değiştirmiş bir bölge, en son Fransa’nın elinde kalmış, bu yüzden biraz Fransız biraz Alman özellik